Borderline hastanın manipülasyona eğilimi, hastalığın objektif testler aracılığı ile belirlenmesini güçleştirmekte, yanıltıcı sonuçlara yol açabilmektedir. Bununla birlikte borderline hastaların, alkol-maddenin yol açtığı gerileme, yoğun stres durumları ya da aktarım nevrozu gibi özel koşullar haricinde genellikle gerçekliği değerlendirme yetilerini koruması klinik görüşmelerde düşünce süreçlerinin biçimsel örgütlenmesi bozulmaya uğramamış bir görünüm vermesine yol açmakta ve yine doğru teşhis ve dolayısıyla da tedaviye erişimi engelleyebilmektedir. Bununla birlikte özellikle Rorschach Testi gibi yapılandırılmamış projektif testlerin manipülasyona kapalı doğası vasıtasıyla bu kişilerin birincil süreç düşünce eğilimleri ve gerçeklik algısından uzak, çarpık düşünme ve çağrışım süreçleri açığa çıkmaktadır. Bu çalışmanın amacı borderline kişilik bozukluğunun bir projektif değerlendirme yöntemi olan Rorschach Testi aracılığıyla belirlenmesidir. Bu amaçla psikiyatrik değerlendirme sonrası borderline kişilik bozukluğu tanısı alan 37 birey ve herhangi bir ruhsağlığı bozukluğu tanısı almamış olan 37 bireyin Rorschach Testi yanıt kategorisi bulguları Mann Whitney U Testi aracılığı ile karşılaştırılmıştır. Çalışma sonuçları borderline kişilik bozukluğu hastalarının Rorschach Testi yanıtlarında birtakım yanıt kategorilerinin ruh sağlığı bozukluğu tanısı almamış bireylere kıyasla istatistiksel olarak anlamlı ölçüde daha fazla yer aldığını ortaya koymaktadır. Bu yanıt kategorileri; kimliğin bütüncül algılanmasında güçlük oluşu ve bölme (splitting) savunma mekanizmasının yoğun kullanımı (F-, Hd, Ad), disfori (Clobf, FClob), boşluğa hassasiyet (Gbl, Dbl, Ddbl), dürtüsellik (Kob), sınır problematiği (Kontaminasyon, Konfabülasyon, (H), Anatomi) yanıtlarından oluşmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Borderline kişilik bozukluğu, Rorscach Testi, bölme, yansıtma, yansıtmalı özdeşim
|